Cuma, Eylül 26, 2014

Darbareye Elly (2009), yön. Asghar Farhadi

image

Batılının alıştığı bir Doğulu ya da İranlı stereotipi sunmayan Darbareye Elly, oldukça ilginç bir film. Ahmad, Almanya'dan İran'a yeni dönmüş ve oradaki karısından boşanmış. Sepideh ise, kızının öğretmeni olan Elly ile Ahmad'ın arasını yapmak istiyor. Bu yüzden de üç aile ve Ahmad olarak gidecekleri üç günlük tatile Elly'yi de dâhil ediyor. Tatilin ikinci günü, Elly eve dönmek istiyor; ama Sepideh onu bırakmıyor. Arkadaşını kırmamak için orada kalacak gibi görünen Elly, bir süre sonra ortadan kayboluyor. Elly eve geri mi döndü yoksa başına bir şey mi geldi muamması ile sürüyor film. Buraya kadar oldukça sıradan gibi görünen bir konuya sahip film; ama işin aslı öyle değil.

Bundan sonrası spoiler içerir.

image

Darbareye Elly, yalan üzerine kurgulanmış bir film. Filmin İngilizce adı (About Elly) ile "about a lie" (yalan hakkında) arasındaki fonetik benzerliği belirtmişler IMDb'de ve bu oldukça ilgi çekici bir şey. Filmde neredeyse herkes yalan söylüyor. Elly, annesine yalan söylüyor tatile iş arkadaşlarıyla gittiğini söyleyerek ve annesinin onun adına yalan söylemesini rica ediyor, birileri onu ararsa Elly'nin tatile gittiğini söylememesini istiyor ondan. Sepideh, Elly'ye yalan söylüyor Ahmad hakkında ve Sepideh, herkese yalan söylüyor Elly hakkında. Söylendiği anda küçük ve masummuş gibi gelen tüm bu yalanlar birleşerek karakterleri yutmaya, "boğmaya" çalışan bir gerçekliğe dönüşüyor.

Başlarda filme gayet neşeli bir hava hâkim, önümüze serilen yalanlara pek de dikkat etmiyoruz o yüzden, önemsiz ve küçük şeylermiş gibi geliyor bunlar. Karakterlere de öyle geliyor ki zaten yalanları söylüyorlar önemsiz göründüğü için; ama ortada dönen bu yalanlara rağmen birbirleriyle eğleniyorlar doyasıya. Batılının kafasında muhafazakâr, kapalı ve eğlenmeyi bilmeyen insanlar olarak görülen bu topluluk, oryantal stereotipten çıkıp asıl kimliklerini göstermiş oluyor böylece. Espri yapan, oyunlar oynayan, birbiriyle dalga geçen, durduk yere bile olsa dans edebilen insanlar onlar da. Altta yükselen gerilime rağmen Elly'nin kayboluşuna dek sürüyor bu neşe hâli.

Elly kaybolduktan sonra ise asıl gerilim başlıyor. Elly eve mi döndü yoksa boğulmakta olan Arash'ı kurtarmaya çalışırken boğuldu mu sorusu akılları kurcalıyor. Elly kaybolduktan sonra karakterler bir sessizliğe gömülüyor önce, kimse bir şey demeye cesaret edemiyor ve o gücü de bulamıyor belki kendisinde; ama yavaş yavaş fark edecekleri bir gerçek var ki hiçbiri Elly'yi tanımıyor biraz olsun bile. Hepsinin ayrı ayrı sahip olduğu bilgi kırıntıları var Elly hakkında; ama kimse kesin olarak bir şey bilmiyor. Onu tatile davet eden Sepideh bile örneğin, Elly'nin tam adının ne olduğunu bilmiyor. Bu bilgisizlik, derin bir belirsizlik doğuruyor çünkü herkeste ayrı ayrı ve biraz da yarım yamalak olan doğrular var ve bu doğrular birbirini tutmuyor.

Karakterlerin bildiklerini ortaya dökmesi oldukça zaman alıyor. Ortada bir ölüm kalım meselesi varken dahi susmayı ve gerçeği kendilerine saklamayı tercih eden karakterler var çünkü gerçeklerin ucu yine kendilerine dokunuyor. Bu, insan doğasının kaypaklığını göstermesi açısından oldukça önemli. Bu insanlar gerçekliği değiştiriyorlar, yalan söylüyorlar, yalan söylemedikleri zaman da gerçeği dillendirmemeyi tercih ediyorlar ki o da yalan söylemenin başka bir yolu. Karakterlerin kendilerine yarattıkları ve sonunda içine hapsoldukları bu dünya oldukça yapay görünüyor bu yüzden.

image

Tüm bu yapaylığın dışında kalan karakterler ise ailelerin çocukları. Masumiyeti ve kirletilmemişliği temsil eden bu çocuklar, etrafta ne döndüğünü bile anlamıyorlar. Filmin son sahnesinde tüm yetişkinler kuma saplanmış bir arabayı yerinden hareket ettirmeye ve kurtarmaya çalışıyorlar. Bu durum da filmin üzerinde durduğu konuyla paralellik gösteriyor zira film boyunca bu yetişkinler sürekli yalan söyleyip başlarına iş açıyorlar ne olduğunu fark etmeden ve sonra da bu durumdan kurtulmaya çalışıyorlar; ama bu konuda başarılı olmuyorlar. Bu arabayı kurtarmaya çalışma sahnesi de bu yüzden anlamlı. Ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar içine düştükleri bu durumdan kurtulamayacaklar, kuma gömülmüş bir arabayı oradan itmeye ve yerinden kaldırmaya ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar arabayı kurtaramayacakları, sadece onun kuma daha da gömülmesine sebep olacakları gibi. Çocuklar ise bu araba kurtarma çalışmasını sadece izliyor uzaktan, film boyunca yalanları ve oyunları uzaktan izledikleri gibi. Bu yüzden de henüz kirletilmemiş oldukları gerçeği vurgulanıyor.

Film genel olarak aileleri ve aile bireylerini ele alsa da şunu da unutmamak gerekiyor ki aileler dâhil oldukları toplumun sembolik birer temsilcisi, dolayısıyla bulundukları toplumun siyasi ve kültürel durumunu yansıtıyorlar. Bu yüzden filmin yalan üzerine yorumu, politik bir seviyeye de taşınabilir. Sepideh'nin Elly'nin gerçek ismini bile bilmemesine rağmen onu nasıl övdüğünü ve onun neredeyse taraftarlığını yaptığını da göz önüne alırsak, bu politik yorum daha da derinleşiyor. Tüm bu gerilim, ardı arkası kesilmeyen yalanlar, insanların kendi paçalarını kurtarmak için her yola başvurması, ortada bir ölüm söz konusu iken bile insanların ve daha sonra çağırılan görevlilerin takındıkları tavır; konunun aslında o kadar da basit olmadığını ve filmin aslında alttan alta işlediği daha büyük bir konunun olduğunu gösteriyor.

Bu dediklerimden sonra bir de filmin açılış sahnesini düşünmek gerekiyor. Kameranın açısı seyircinin gözü işlevi görüyor, açılış sahnesi karanlık bir kutunun içine tıkıyor bizi bu yüzden. Bir kutu; ama üzerinde bir delik var ve o delikten belirli zaman aralıklarında zarflar düşüyor içeri. Biz, seyirci, yani insanlar veya insanlık, bu kutunun içine hapsolmuşuz. Bu kutu, bir oy sandığı ve yalanlarla örülmüş bir dünyaya, filme açılıyor. Bu sahne oldukça anlamlı o yüzden. Ulusal ya da evrensel sayılabilecek bir durumu basit bir forma indirgeyip sunmuş oluyor film böylelikle.

image

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder