Pazar, Eylül 28, 2014

Rashômon (1950), yön. Akira Kurosawa

image

Rashômon, filmden sonra literatüre Raşomon etkisi (farklı insanlar tarafından aynı olayın farklı hatırlanması/anlatılması) olarak geçecek bir durumun üzerinde duruyor. Bir samuray öldürülmüş ve karısına tecavüz edilmiştir. Bu olayın aydınlatılması için Tajômaru, tecavüze uğrayan kadın ve ölmüş samuray (bir medyum aracılığıyla) mahkemede tanıklık eder; ama anlattıkları birbirine ters düşmektedir. 

Bundan sonrası spoiler içerir.

Filmde çift katmanlı geri dönüşler kullanılmış. Gerçekleşen olaya bir şekilde tanıklık etmiş olan oduncu ve rahip, mahkemede gördüklerine anlam veremeyerek yaşananları bir üçüncü kişiye, hayduta anlatırlar. Onların hatırladıklarını anlattıkları hikâyedeki karakterler (mahkemedeki tanıklar) ise kendi tanık oldukları olayı anlatmaktadırlar.

Mahkemedeki ilk tanık Tajômaru, samuray ve karısıyla karşılaşmasını, samurayı alt edip karısını elde edebilmek için adım attığını ve kadının da ona karşılık verdiğini anlatıyor. Tajômaru’nunki oldukça yanlı bir bakış açısı. Anlattıklarına göre kendisi mertçe dövüşmüş, kadının tahriğine kanmış, samurayı öldürmüş; ama bunların hepsini yüce bir şekilde, mertçe yapmış. Kendini övüp duran Tajômaru kadını ise yerin dibine sokuyor. Kadını alçak ve sefil bir yaratık olarak gösteriyor.

İkinci tanık samurayın karısı ve Tajômaru’nun tecavüzünden sonra kocasının bakışlarına dayanamadığını, kendini öldürmeyi planladığını; ama yapamadığını anlatıyor. Kadının anlatımı sırasında oduncu-haydut-rahip üçlüsünün bulunduğu ana dönüyoruz ve karakterler bir kadına güvenilemeyeceğini, onların gözyaşlarıyla insanları kandırdığını söylediklerini görüyoruz. Kadın kendi anlatımı sırasında kendini yerin dibine sokmasa da (Tajômaru’nun anlattığı gibi karşı koymadım demese de) bu üçlünün konuşması kadını yine aşağılık bir konuma getiriyor. 

Üçüncü tanık olan samuray, öldüğü için bir medyum aracılığıyla konuşuyor. Samurayın anlattığına göre kadın, Tajômaru’dan kocasını öldürmesini istiyor. Bu istek üzerine Tajômaru, adama karını öldüreyim mi böyle bir şey istediği için diyor, kadın kaçıyor ve samuray kendisini öldürüyor. Bu anlatımda da kadın yerin dibinde. Kendi kocasının ölmesini istiyor, Tajômaru kocasıyla birlik olup ona haddini bildirme girişiminde bulunuyor. Her durumda, her anlatımda kadın zavallı, aşağılık ve olayların kilit noktası.

Anlatıcılar gerçekle değil kendileriyle ilgileniyorlar. Tajômaru kendini övmekle meşgul, kadın incinen gururunu korumaya çalışıyor, adam ise lekelenen adından başka bir şey düşünmüyor. Herkes bu yüzden kendine göre bir gerçeklik oluşturup onu anlatıyor, bu da yalandan başka bir şey demek değil. 

Filmin sonlarına doğru ise oduncunun da olaya tanık olduğunu ama bunu mahkemede anlatmadığını görüyoruz. Onun anlatımına göre de her şeyi kışkırtan, adamları birbirine düşüren kişi kadın. Onun yüzünden adamlar kavga ediyorlar ve ettikleri bu kavga hiç de Tajômaru’nun anlattığı gibi üstün bir dövüş ya da mertçe gerçekleşen bir şey değil. Bu adamın anlattıkları gerçeğe en yakın olanmış gibi geliyor; ama bunları mahkemede anlatmaması ve olay yerinde bulunan değerli hançeri alıp gitmesi sebebiyle adama da pek güvenemiyoruz.

Filmde güneşin çekildiği pek çok sahne var; ama güneşi hiçbir zaman tam olarak göremiyoruz. Güneş, bulutların ardında kalıyor. Işık ve aydınlık ile doğruluk ve gerçeklik arasında bağlantı kurduğumuzda ise gerçeği hiçbir zaman tam olarak göremeyeceğimize bilemeyeceğimize dair bir yorum getirebiliriz bu sahneler için. Neyin gerçek olduğuna karar verecek olan da bizler, yani seyircileriz. Mahkeme esnasında tanıklar bizim önümüze geçip olayları anlatıyorlar çünkü. İnanıp inanmamak bize kalmış bir durum.

Film, insanların yapısını gösteriyor bir yerde. Farklı cinsten, statüden de olsalar insanların özü aynıdır. Yalan söylerler, gerçeği değiştirirler, olaylara objektif bakamazlar, her şeyi lehlerine getirmeye çalışırlar vs. Bunları gördüğümüz için filmin karamsar bir bakış açısı var; ama filmin sonunda oduncu-rahip-haydut üçlüsü bir bebek buluyorlar. Bebekler geleceği ve dolayısıyla umudu temsil eden varlıklardır o yüzden bu bebeğin bulunması filme iyimser bir son getiriyor. İnsanlar, geçmişteki ve çevremizdeki insanlar belki kötü ve yalancıydılar ve her şeyi mahvettiler belki; ama yeni bir jenerasyon yetişiyor, bu da bir umut demektir gibisinden bir yorum getirebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder